Toplum düzeninin korunması açısından bireylerin ifade özgürlüğü ile kamu düzeni arasındaki dengenin kurulması ceza hukukunun temel amaçlarındandır. Bu bağlamda Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesi, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu düzenleyerek toplumsal barışı korumayı hedefler. Ancak bu madde aynı zamanda, ifade özgürlüğü açısından da dikkatle değerlendirilmelidir. Bu yazımızda, söz konusu suçun unsurlarını ve savunma stratejilerini açıklayacağız.
📌 TCK 216 Nedir?
TCK m.216/1’e göre:
“Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılıklarına dayanarak bir kesimini diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa açıkça tahrik eden kimse, kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Aynı maddenin 2. fıkrasında ise: “Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılıklarına dayanarak aşağılayan kimse, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
⚖ Suçun Unsurları
- Failin kastı: Suç kasten işlenebilir.
- Hedef: Halkın belirli bir kesimi olmalı.
- Fiil: Tahrik veya aşağılama niteliğinde olmalı.
- Kamu güvenliğini tehlikeye sokma: 1. fıkra bakımından açık ve yakın tehlike oluşmalı.
Buradaki en kritik unsur, somut bir kamu güvenliği tehdidinin varlığıdır. Yani sadece sert eleştiriler ya da rahatsız edici ifadeler değil; halkı galeyana getirme ihtimali barındıran, barışı bozacak türde söylemler suç kapsamına girer.
🧷 Aşağılama Suçu (m.216/2)
Bu fıkrada “kamu güvenliği tehlikesi” aranmaz. Söz konusu ifade, toplumun bir kesimini küçük düşürücü, ayrımcı, aşağılayıcı nitelikteyse suç oluşabilir. Ancak burada da ifade özgürlüğü sınırları titizlikle değerlendirilmelidir.
🛡 Savunma Stratejileri
Kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlike var mı? Bu şart oluşmuyorsa 216/1 uygulanamaz.
İfade özgürlüğü vurgulanmalı: Eleştiri, düşünce açıklaması veya hiciv niteliğindeki sözler cezalandırılmamalıdır.
Tahrik kastı yoksa, suç oluşmaz.Sözler genel değilse, suçun hedefi yoktur. Yani belirli ve tanımlı bir halk kesimine yönelmemişse suçun unsuru eksiktir.
Kronolojik ve sosyal bağlam değerlendirilmelidir. Paylaşımın ya da sözün söylendiği zaman, ortam, olayların seyri analiz edilmelidir.
📚 Uygulamada Örnek Kararlar
- AİHM ve AYM kararları, ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerin “ölçülü, gerekli ve meşru amaçlı” olması gerektiğini açıkça belirtmiştir.
- Yargıtay, sırf dini eleştiren ya da mizah içeren ifadelerin her zaman m.216 kapsamında değerlendirilemeyeceğini vurgulamaktadır.
🔚 Sonuç
TCK 216, toplum barışını korumaya yönelik önemli bir düzenleme olmakla birlikte, uygulamada ifade özgürlüğü ile cezai sınır arasındaki denge iyi kurulmalıdır. Yargılama sürecinde, söz konusu ifadenin içeriği, amacı, söylendiği bağlam ve kamu düzenine etkisi ayrıntılı analiz edilmelidir. Bu nedenle sanıklar, hukuka uygun, özgürlükçü ve ölçülülük ilkesine dayanan bir savunma stratejisi benimsemelidir.
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu ile ilgili davalar hakkında detaylı bilgi ve hukuki destek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Yazan Av. Koray GÖKOĞLU (Ostim Avukat)